bugün

entry'ler (679)

çalgı çengi ikimiz

Filmin bi yerinde hafif tebessüm ettim. Onu da unuttum.

yarın teslim tarihi

tarih yazılmadığı için yüzyıllar sonra bile olsa mutlaka bi "yarın" gerçekleşecek hadisedir. inanmayan roma hukukuna baksın. 154.96/a bendi.

amak ı hayal

doğan hızlan ve murat beşer'in bugün ki köşelerinde bahsettiği müzikal albümdür.şunları yazmışlar:
iLHAMINI KiTAPTAN ALAN ALBÜM
santuri sedat anar’ın birinci albümü belâgat’i yazmıştım.
santur sevgimi, müzikteki yerini önemsediğimi okurlarım bilir.
anar’ın ikinci albümü â’mâk-ı hâyâl* de yakın zamanda çıktı.
albümün üstüne anar bir de not eklemiş:
“bu albüm â’mâk-ı hâyâl benim ruhumu yansıtır. filibeli ahmet hilmi efendi günlerce rüyalarıma mihman oldu. hasbıhal ettik. beni irşad etti. gönlümden çıkan bu ezgileri sizin de dinlemenizi çok istedim.
size â’mâk-ı hâyâl kitabından bir dörtlükle hoşça kal demek istiyorum.
“dedi, nedir bu hayatta lezzet.
dedi cahiller için yemek ve şehvet
âkiller içinse seyr-ü bedayi”
albümün ithafı şöyle:
“yeğenlerim; siyabend, yusuf, azra, rojin, aliye, sezgin-sedat ve türkân’a ithafen.
ve hakikat aşkıyla yananlara...”
albümün ilk sayfalarında zerdüşt, kaf ve anka yer alıyor.
â’mâk-ı hâyâl albümünün hazırlanışını anar şöyle anlatıyor:
“yaklaşık olarak dört yıldır a’mak-ı hâyâl kitabıyla haşır neşir olmaktayım. bu yıl, a’mak-ı hâyâl kitabının yazarı olan değerli insan filibeli ahmet hilmi efendi’nin ölümünün yüzüncü yıldönümüdür. teşekkürümü ilk önce filibeli’ye etmek istiyorum. sayesinde feyz aldım. irşad ettim. böyle bir albüm yapmak fikri, hiç kuşkusuz ki bu kadar güzel gönülle, ruhla ve aşk ile yazılmış bir kitabı ilk okuduğumda aklıma düştü. aslında çok zor bir işti. kitaptaki şiirleri bestelemem dört yılımı aldı.”

* * *

filibeli ahmet hilmi’nin yapıtlarının anar’ın bestelediği her parça birine adanmış:
âlem, tanıl bora’ya, göz, ibrahim sarıtaş’a, ben oyum’ki, cemal ve kemal şentürk’e,
seyyah-âvare, hasan kınay’a, kim, nihat gül’e, iyi şair ahmet telli’nin şiiri santur, emine hocaoğlu’na, ulular meclisi, emre terlemez okçular’a.
santuru, onunla yapılmış besteleri dinlemeniz birkaç gerekçeyle savunulabilir. gerçekten her yerde dinleyemeyeceğiniz iyi bir enstrümanı, iyi bir icracıdan dinleyeceksiniz. ikincisi iyi bir bestecinin yapıtları bu sazda seslendiriliyor.
ayrıca albümde şair ahmet telli, iki eseri seslendirmiş, biri filibeli ahmet hilmi’nin ulular meclisi’ni, diğeri de kendi şiirini.
hiç kuşkusuz ahmet telli’nin santur şiiri, bu albüme bir edebi boyut kazandırmış.
yazımı bu iyi şairin santur adlı iyi şiirinden bölümlerle noktalayacağım:

santur

yaralı ve hicazkar bir santurdu
zamanın gözeneklerine kürdili
efkarları sızdıran, zagroslardan
sınır ihlaliyle kalbimize sığınıp

doğu’nun hicranı bürünürken
ağulu bir ezgiye, isfahan’dan
istanbul’a bir güzergah izler
ipekyolu’nun kervanlarıyla

herat’tan yahut kandahar’dan
buzkaşi macerası dediğin çılgın
göçebeydi, yalnız ve yatugan
halkların yaralı coğrafyasında

(*) â’mâk-ı hâyâl, sedat anar, z / kalan müzik

cumhuriyet gazetesinde de murat beşer yazmıştır.onun da yazısı şöyledir:
yıllardır ankara sokaklarında santur çalan bir sokak müzisyeni sedat anar.gündelik yaşamın acımasız bir hızla aktığı sokakları,ermenicesinden kürtçesine söylediği şarkılar eşliğinde bir nebze olsun çekilir kılanlardan biri yani; belediye ve mafya karşısında hayatını riske atma pahasına ilk albümü 2013 yılında belagat adıyla çıkmış.hüznün çalgısı santuru bir nebze olsun tanıtmıştı.şanlıurfa’lı anar’ın ikinci albümün adını veren feyiz kaynağı,ölümünün yüzüncü yılı olan şehbenderzade filibeli ahmed hilmi efendi’nin tasavvufi görüşünü içeren kitabı a’mak-ı hayal.ahmet telli’nin santur adlı şiiri dışındaki tüm parçaları vahdet-i vücud görüşlü bu kitaptaki şiirlerden bestelemiş,mistik bir ruh hali içinde.tabi ki başrolde santur ile anar’ın naif ve duygusal sesi var.eşlikciler ise erbane(def),yaylı tanbur,ney,tenbur,kanun ve kanjira gibi otantik çalgılar.
edindiği sağlam tecrübenin hatırı sayılır bir kısmını da iran seyahatlarine borçlu.doğal olarak fars ekolüne yakın anar.yanı sıra klasik türk müziği makamları da hakim.albümünde bektaşi nefesi,deyişler ve afgan müziği de eksik değil.dost çevresinden daha fazlasını hak eden bir çalışma.

aynı zamanda imc tv'ye verdiği röportajı dinlemek isterseniz.
https://www.youtube.com/watch?v=TV-xM3CCjCw

onur özçelik

dünya tatlısı bir abimizdir.kalan müzik stüdyosunda çalışmaktadır.kısa bir muhabbetimde,abi saat kaça kadar bu stüdyodasın dedim.o da neredeyse burada yaşıyorum dedi.piyasaya çıkan birçok kalan müzik albümünde mix yaptığını da görürüz.müzisyenliği kadar kayıt teknikleri hakkında da süper ötesi bir bilgiye sahiptir.birçok sanatçıya gitarıyla eşlik etmektedir.ve birçok dizi ve film müziklerinde de imzasını görürüz.eğer sorularınız varsa gidin taksimdeki kalan stüdyosuna kapısını çalın.ve eminim size ilk diyeceği şey.hoş geldiniz.ne içelim.ve sonrası tatlı mı tatlı muhabbetler....

amak ı hayal

sedat anar'ın şiirlerini bestelediği kitaptır.albüm kalan müzik etiketiyle piyasaya çıkıyor.şöyle anlatmış albümü: A’mak-ı Hayal, Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi Efendi’nin tasavvufî görüşünü ihtiva eden bir kitaptır. Filibeli, bu kitabında Vahdet-i vücut görüşünü kalemiyle çok iyi yansıtmıştır. Sedat anar ise bu kitaptaki şiirleri,kitabın konusundan da feyiz alarak mistik boyutuyla bestelemiştir. Albümde başta santur olmak üzere erbane(def) ,yaylı tanbur, ney, tenbur, kanun, kanjira gibi otantik çalgılar kullanılmıştır. Sedat, Ortadoğunun ve Anadolunun müzikal formlarından yararlanmıştır. Albümde kimi zaman Bektaşi nefesi,kimi zaman deyiş,kimi zaman pers müziği,kimi zaman Afgan müziği dinliyor gibi oluruz.Zaten A’mak-ı Hayal’in dokusuna da uyan çoğrafyalardır buralar.Ayrıca albümde,kitaptaki bazı hikeyeleri ve şiirleri usta şair Ahmet telli seslendirmiştir.
(bkz: )https://www.youtube.com/r...s?search_query=sedat+anar
(bkz: )http://sedatanar.com/
(bkz: )https://www.facebook.com/...8271384?ref_type=bookmark

santur

türkiye'de akla gelen ilk ismin yani sedat anar'ın icra ettiği enstrümandır. (bkz: )https://www.youtube.com/c.../UCMJHEarWtzsgVvk1mw8e1LQ türkiye'de ilk solo santur albümünü çıkarmış adamdır.ahmet telli gibi bir üstad bu enstrümanı sedat anar'ı anlatarak anlatmıştır.bakalım neler yazmış?
AHMET TELLi - DUVAR DERGiSi - 13.SAYI - 07.03.2014
Sedat Anar, genç bir santuri. kendisini fars ekolüne yakın hissederek birçok kez iran’a gitti ve oradaki santurilerle tanıştı. bu süreçte günde sekiz-on saat zaman ayırdı santura. bu denli yoğun emek sonunda 2013’te belâgat adıyla ilk albümünü çıkardı. sedat anar kendini popüler olandan uzak tutan bir sanatçı. bu yüzden de belâgat, şimdilik ilgi duyanlar ve dost çevresiyle sınırlı kaldı. kuşkusuz besteleri cd’den dinlemek çok hoş, ama asıl, sedat anar’ı santuruyla başbaşa görmek gerekir. müthiş bir icra. zahmeler çelik teller üzerinde müthiş bir tempoyla gezinirken sanatçının enstrümanıyla bütünleştiğini izliyor, gerçek bir santuri ile karşılaştığınızı hissediyorsunuz. (santurda bir zamanlar ibrişim tel kullanılırmış, şimdilerde çelik teller var.)

Diğer müzik aletleri gibi bir tarihi olsa da, garip bir yalnızlığı var santurun. orkestralara eşlik edebilir ama birbaşınalığı yeğleyen melankolik bir alettir o. arkaiktir. nerede okuduğumu anımsamıyorum ama bir kaynakta, santurun, piyanonun en eski atası olduğu ileri sürülüyordu. haksız da değil bu yargı. hindistan’da, afganistan’da şekillenip asıl kimliğini iran’da bulur; anadolu’yu atlayıp istanbul’da santuri ethem efendi (1855-1926) ve onun öğrencisi ziya santur (1868-1952) ile buluşur ve bu iki ustayı vareder.

Santur yaygın bir enstrüman değil. makamsal olduğu halde alaturka orkestralarda bile nadiren görülür. şimdilerde genç santurcular istanbul, ankara gibi kentlerin sokaklarında görülseler de iltifat edenler çok azdır. onlar da santura yakışan makamlar yerine popüler parçaları icra ediyorlar. bu şekilde dikkat çekeceklerini sanıyorlar ama santurun hüznü kitlesel değil bireyseldir, coşkulardan çok içlenmelere yöneliktir tınıları. neşenin değil hüznün aletidir diyebiliriz santur için.

Hind ve afgan santuru arkaiktir, makamsal olmaktan çok folkloriktir. fars santuru ise makamsaldır ve mohammed reza shajarian, hossen alizadeh, homayoun shajarian, mohamadreza rostamian gibi büyük ustaları yaratmıştır.

Santur bir dönem iran’da, yatugan oluşu ve kadın sesiyle kurulan özdeşliği nedeniyle yasaklanmıştır. ilginçtir, santur en çok, yasaklandığı ülkede olgunlaşmış ve kökleşmiştir. nitekim makamsal müzik icra edenler zaman zaman santuru orkestraya dahil etmişlerdir. bir enstrüman yasaklanıyorsa, belli ki, aletin itiraz çığlığı, itiraz belâgatı egemenleri ürkütüyor olmalı. oysa dünyanın evrensel bir dilidir müzik, hangi aletle icra ediliyorsa edilsin insanın iç yolculuğunda yoldaştır, kendini tanımada bir içsestir.

Sedat Anar’ın iran ekolünden geldiğini belirtmiştik. nitekim albümdeki bestelerin adları bile bu esintiyi belirtir. “zâr ü efgân”, “butimar”, “belâgat” gibi adlara yakın buluyor kendisini. öyleyken, sedat anar, klasik türk müziği tınılarını da içselleştirmiş, makamlara vâkıf oluşu nedeniyle özgün parçalar üretebilmiştir. kimi parçalar sözlü olsa da çoğunca enstrümantale yönelmiştir ki kanımca doğrusu da budur. kimi parçalara davul, bas gitar, mızıka da eşlik etmiştir.

Albümün kartonatında primitif doğu desen, renk ve çizgilerine yer verilmiş olması, santur albümüne denk düşüyor mu, bilmiyorum. ama sunu’dan sanatçının içine sindiğini öğreniyoruz ki, önemli olan da budur. hemen her parçanın tanıdıklarına, emeği geçenlere ithaf edilmesi ise, sedat’ın naifliğini ve duygusallığını hissettiriyor diyebiliriz. on parçanın sekizi kendi bestesi. ilk albümünü çıkarmış olmanın heyecanını her ayrıntıda yakalamak mümkün.

Enstrümantal parçaları dinlerken, her parçaya ilişkin zihinde bir hikâye kurulabilir. en çok bu yanıyla önemsiyorum sedat’ın çalışmasını. dinleyeni ezginin içine çekerken, kendi hikâyesine dahil etmek istiyor ama pekâlâ herkes başka bir belâgat oluşturabilir zihninde. parçaların adlarına takılıp giderseniz sedat’ın ezgiyle başlattığı hikâyenin hüznüne kapılır; sadece ezgiyi dinlerseniz kendi hikâyenizi kurabilirsiniz. iyi bir müzik de böyle bir şey değil midir zaten? bazen hüzne yaslanarak sezdirirsiniz hikâyenizi, bazen de susarak. tıpkı sedat anar’ın albümüne aldığı feridüddin attar’ın şu mısralarında olduğu gibi:

konuşkanlığındır suskunluğunun sebebi

göründüğündendir gizliliğinin sebebi

sedat anar

doğu müziğiyle yıllardır haşır neşir olan müzisyendir.yıllardır demek isterken güzel ve olgun yıllar.kendisi daha 25 yaşındadır.
web sitesinde ayrıntılı bilgilere bakmak istenyenler. (bkz: )http://sedatanar.com/
facebook adresi (bkz: )https://www.facebook.com/...8271384?ref_type=bookmark
iki albümü vardır.birisi ahenk etiketiyle çıkmış türkiye'de ki ilk solo santur albümü olan belagat adlı albümüdür.bir diğeri ise kalan müzik etiketinden çıkan amak-ı hayal adlı albümüdür.amak-ı hayal kitabının müzikal versiyonunu yapmıştır bu albümünde.
ayrıca ilk albümünden sonra kendilerini doğan hızlan,naim dilmener ve ahmet telli gibi üstadlar,köşelerinde yazmışlardır.
(bkz: )https://www.youtube.com/c.../UCMJHEarWtzsgVvk1mw8e1LQ
doğan hızlanın hürriyet gazetesinde ki köşesini tamamen ayırdığı kişidir şöyle demiş:
ilhamını kitaptan alan albüm
santuri sedat anar’ın birinci albümü belâgat’i yazmıştım.
santur sevgimi, müzikteki yerini önemsediğimi okurlarım bilir.
anar’ın ikinci albümü â’mâk-ı hâyâl* de yakın zamanda çıktı.
albümün üstüne anar bir de not eklemiş:
“bu albüm â’mâk-ı hâyâl benim ruhumu yansıtır. filibeli ahmet hilmi efendi günlerce rüyalarıma mihman oldu. hasbıhal ettik. beni irşad etti. gönlümden çıkan bu ezgileri sizin de dinlemenizi çok istedim.
size â’mâk-ı hâyâl kitabından bir dörtlükle hoşça kal demek istiyorum.
“dedi, nedir bu hayatta lezzet.
dedi cahiller için yemek ve şehvet
âkiller içinse seyr-ü bedayi”
albümün ithafı şöyle:
“yeğenlerim; siyabend, yusuf, azra, rojin, aliye, sezgin-sedat ve türkân’a ithafen.
ve hakikat aşkıyla yananlara...”
albümün ilk sayfalarında zerdüşt, kaf ve anka yer alıyor.
â’mâk-ı hâyâl albümünün hazırlanışını anar şöyle anlatıyor:
“yaklaşık olarak dört yıldır a’mak-ı hâyâl kitabıyla haşır neşir olmaktayım. bu yıl, a’mak-ı hâyâl kitabının yazarı olan değerli insan filibeli ahmet hilmi efendi’nin ölümünün yüzüncü yıldönümüdür. teşekkürümü ilk önce filibeli’ye etmek istiyorum. sayesinde feyz aldım. irşad ettim. böyle bir albüm yapmak fikri, hiç kuşkusuz ki bu kadar güzel gönülle, ruhla ve aşk ile yazılmış bir kitabı ilk okuduğumda aklıma düştü. aslında çok zor bir işti. kitaptaki şiirleri bestelemem dört yılımı aldı.”

* * *

filibeli ahmet hilmi’nin yapıtlarının anar’ın bestelediği her parça birine adanmış:
âlem, tanıl bora’ya, göz, ibrahim sarıtaş’a, ben oyum’ki, cemal ve kemal şentürk’e,
seyyah-âvare, hasan kınay’a, kim, nihat gül’e, iyi şair ahmet telli’nin şiiri santur, emine hocaoğlu’na, ulular meclisi, emre terlemez okçular’a.
santuru, onunla yapılmış besteleri dinlemeniz birkaç gerekçeyle savunulabilir. gerçekten her yerde dinleyemeyeceğiniz iyi bir enstrümanı, iyi bir icracıdan dinleyeceksiniz. ikincisi iyi bir bestecinin yapıtları bu sazda seslendiriliyor.
ayrıca albümde şair ahmet telli, iki eseri seslendirmiş, biri filibeli ahmet hilmi’nin ulular meclisi’ni, diğeri de kendi şiirini.
hiç kuşkusuz ahmet telli’nin santur şiiri, bu albüme bir edebi boyut kazandırmış.
yazımı bu iyi şairin santur adlı iyi şiirinden bölümlerle noktalayacağım:

santur

yaralı ve hicazkar bir santurdu
zamanın gözeneklerine kürdili
efkarları sızdıran, zagroslardan
sınır ihlaliyle kalbimize sığınıp

doğu’nun hicranı bürünürken
ağulu bir ezgiye, isfahan’dan
istanbul’a bir güzergah izler
ipekyolu’nun kervanlarıyla

herat’tan yahut kandahar’dan
buzkaşi macerası dediğin çılgın
göçebeydi, yalnız ve yatugan
halkların yaralı coğrafyasında

(*) â’mâk-ı hâyâl, sedat anar, z / kalan müzik

cumhuriyet gazetesinde de murat beşer yazmıştır.onun da yazısı şöyledir:
yıllardır ankara sokaklarında santur çalan bir sokak müzisyeni sedat anar.gündelik yaşamın acımasız bir hızla aktığı sokakları,ermenicesinden kürtçesine söylediği şarkılar eşliğinde bir nebze olsun çekilir kılanlardan biri yani; belediye ve mafya karşısında hayatını riske atma pahasına ilk albümü 2013 yılında belagat adıyla çıkmış.hüznün çalgısı santuru bir nebze olsun tanıtmıştı.şanlıurfa’lı anar’ın ikinci albümün adını veren feyiz kaynağı,ölümünün yüzüncü yılı olan şehbenderzade filibeli ahmed hilmi efendi’nin tasavvufi görüşünü içeren kitabı a’mak-ı hayal.ahmet telli’nin santur adlı şiiri dışındaki tüm parçaları vahdet-i vücud görüşlü bu kitaptaki şiirlerden bestelemiş,mistik bir ruh hali içinde.tabi ki başrolde santur ile anar’ın naif ve duygusal sesi var.eşlikciler ise erbane(def),yaylı tanbur,ney,tenbur,kanun ve kanjira gibi otantik çalgılar.
edindiği sağlam tecrübenin hatırı sayılır bir kısmını da iran seyahatlarine borçlu.doğal olarak fars ekolüne yakın anar.yanı sıra klasik türk müziği makamları da hakim.albümünde bektaşi nefesi,deyişler ve afgan müziği de eksik değil.dost çevresinden daha fazlasını hak eden bir çalışma.

aynı zamanda imc tv'ye verdiği röportajı dinlemek isterseniz.
https://www.youtube.com/watch?v=TV-xM3CCjCw

atatürk karikatürünün çizilemediği ülkeler

cahilce bir başlık söylemidir. Leman ve Penguen'de sayısız defa yayınlanmış karikatürler mevcuttur. Her ne kadar ölümüne Atatürk devrimcisi olsakta gülmüşüzdür geçmişizdir. zira Mizah sadece beyinli insanların kavrayacağı bir eylemdir.

akp oylarının yüzde otuza düşmesi

--spoiler--
geçen gün bir araştırma şirketi sahibi ile yaptığım görüşmede en son aldıkları anket sonucu şöyle
1.akparti yüzde 46
2.chp yüzde 24
3.mhp yüzde 13

bu ankete göre yukarıdaki başlık hayal gibi görünüyor.

--spoiler--

Yukarıdaki kişiye özel anket tespitinin de yapılabildiği durumdur.

Geçen gün Müzeyyen teyzemlerle konuşuyoruz,
Onun da fikri Akp yüzde 39
Chp yüzde 32
Mhp yüzde 15 tir.
Müzeyyen teyzeme göre de yukarıdaki başlık hayaldir.

piste uçmak için giren azrail

Bu da Link'i http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17049012.asp?gid=373

takside şoförle konuşma gereği hissetmek

kalıp bir;
+ nerelisin ağabey?

Kalıp iki;
+ senin mi taksi, şoför müsün?

kalıp üç;
+ bu trafikte insan cinnet geçirir.

yeni istanbul tramvayına isim önerileri

rayist.
"yeni bir ideoloji" diye de reklamı yapılabilir.

adnan polat

Toplantı'nın dedeman oteli balo salonunda yapılacağı açıklandığından,
hiç bir şekilde istifa edeceği yönünde birşey beklenmemesi gereken başkandır.
Zira balo salonları en iyi oynayanın en iyi kıvıranın yeridir.

rte yi eleştirip onun yaptırdığı stada gitmek

Karma'sı "-866 (Zeka Sorunu Var)" şeklinde değerlendirilen yazar ve onun zırvasıdır.
daha da uzun uzun cevaba gerek yok.

29 aralık 2010 galatasaray cc fenerbahçe ülker maç

Hakedenlerin, hakettiği desteği alarak tıklım tıklım dolu ve susmayan tribünlerle kazandığı maçtır.
Özet geçmek gerekirse; koyduk mu?

atatürk olmasaydı da bu vatanı kurtarırdık

kendi kendine orgazm tutkunu, bıyıkları yeni terlemiş, yaka düğmeleri kapalı cemaat çocuğu.
Baban olmasaydı eğer, mutlaka biri ya da birileri baban olurdu...

wikileaks için ne dediler

bize faydalı olacaksa gelmesinde yarar var.
en azından benim yüküm hafifler.
sağ kanatta bazen yalnız kaldığımı düşünüyorum, sinirden topa vuruyorum insanlar şut çektim sanıyor.
sabri sarıoğlu

çok zengin olduk

türk milletinin %80'nin 16 bin doları ömründe birarada göremeyeceğine eminim.
Büyük bir kısmının 16 binin nasıl yazılacağını bilmediğinden de.
büyük bir kısmının 16 bin yalanına inanıp kendini zengin sanıp bankalara gece gündüz "vereceğine" de eminim.

çok zengin olduk

boşverin.
Futbol konuşalım biz.
Alex mi büyük Hagi'mi?
Guti'mi Kewell'mi?
o değil de, bu messi insan değil...

çok zengin olduk

Öncelikle konuyla ilgili gazete haberimiz ;
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/16375015.asp?gid=373
Bakanlar kurulu'nun açıkladığı ve resmi gazetede yayınlanan rakamlara göre,
Kişi başına düşen yurt içi milli gelir 16 bin dolara yaklaşmış...
nedir şikayetiniz?
Neden mutlu değilsiniz?
Kalmamış kredi borçlarınız işte.
hepinizin kafasını soktuğu sıcak bir yuvası var.
insanca yaşıyoruz.
herkes mutlu. Herkes huzurlu.
Günaydın diyerek birbirine gülümsüyor büyükşehir insanları tanımasalarda birbirlerini...
işsizlik sorunu aşılmış.
kpss, mpss falan yok öyle milyonların girdiği...
kişi başına düşen gelirimiz 16 bin dolar...
4 kişilik bi aileysen, 72bin doların oluyor bir yılda bu mantıkla.
Geride kaldı o 400 tl'ye bir ay gece gündüz çalışmak...
Çok zenginiz artık.
Mutluyuz da.
Huzurluyuz da.
Allah padişahımıza zeval vermeye.